Fulbright mı? Full ihanet mi?
Millî Eğitim Bakanlığınca, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” yeni müfredat taslağı, “https://gorusoneri.meb.gov.tr” adresinden kamuoyunun görüşüne sunulmuş. Yeni müfredat taslağı için internet sitesi üzerinden bir hafta süresince görüş bildirilebilecekmiş. Nasrettin Hoca’nın dediği gibi; bu kadar gürültüden sonra bir sağanak bekliyordum.
22 yıldır neredeyse her mahalleye bir İmam Hatip Lisesi, her semte bir üniversite açarak sanayide gerekli olan kalifiye iş gücü ve ara eleman ihtiyacı yok edildi.
Sokaklar işsiz, güçsüz ve bilgisiz üniversite mezunları ile doldu.
Bu 22 yılda neredeyse gelen her Milli Eğitim Bakanı, sistemi ve müfredatı değiştirdi. Bırakın öğrencileri, veliler hatta öğretmenler bile sistemdeki değişiklikleri takip edemez oldu.
“Akletmeyen, sorgulamayan ve körü körüne biat eden kitle” ise bu sorunların kaynağını 1949’da imzalanan Fulbright anlaşması olarak gösterdi..!
Kendilerinden başka herkesi suçlamaya meyilli olan bu kitle, 22 yıldır iktidardayız, bunca Milli Eğitim Bakanı değiştirdik, Müfredata dokunduk ama eğitim gittikçe geriledi, daha kötü oldu, sokaklar İşsiz güçsüz, ahlaksız üniversite mezunu gençlerle doldu demedi. Bunun müsebbibi olarak 1949’da imzalanan Fulbright anlaşmasını mazeret kıldı..
Kısaca bu anlaşma neymiş? Herkesin anlayacağı bir dille ve hep beraber anlamaya çalışalım:
Fulbright Programı, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkeler arasında kültürler arası ilişkileri, kültürel diplomasiyi ve kültürler arası yetkinlikleri bilgi ve beceri alışverişi yoluyla geliştirmeyi amaçlayan Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Değişim Programlarından biridir.
Fulbright yüksek lisans bursu ve Fulbright doktora bursu karşılıksızdır. Eğitim ve yaşam masrafları için alınan burs ücretine karşılık, geri ödeme yapmanız ya da zorunlu bir hizmette bulunmanız gerekmez. Ancak Amerika’da eğitiminizi tamamladıktan sonra Türkiye’ye geri dönme ve iki yıl kalma zorunluluğunuz vardır.
Kısaca içerik özeti bu olan anlaşma gereği siz onlara öğrenci gönderirsiniz, onlar da size öğrenci gönderirler karşılıklı bir kültür ve bilgi alışverişi olur. Bu kültür alışverişi ve eğitimin sonuçları ortak kurulan bir komisyon tarafından değerlendirilir ve denetlenir. Herhangi bir müeyyidesi yoktur.
Siz müfredatınızı belirlerken, okulda okutacağınız kitapları yazarken, öğretmenlerinizi ve müdürlerinizi atarken Amerika Kolunuzu mu tuttu, engel mi oldu? Yoksa beceriksizliğinizi ya da (ihanetinizi demek istemiyorum) kamufle etmek için Amerika’yı mazeret mi gösteriyorsunuz?
Hani fıkra bu ya; adamı karısı aldatıyor, o da karısını mâsum göstermek için, bizimkinin bir günahı yok, mahallede zampara çok diyor..
Beceriksizliğinizi kamufle etmek için Fulbright anlaşmasını mazeret kılmak, ancak ve ancak “akletmeyen, sorgulamayan ve körü körüne biat eden cahil kitlenin” inanacağı bir hikayeden ibarettir. Velhasıl kelam, Rahmetli Erbakan’ın deyimiyle, hadi oradan derler adama.