Gıda ve Su İsrafına Dur Demeliyiz
Birleşmiş Milletler ’in son raporuna göre, 2050’lerde dünya nüfusu 10 milyara ulaşacak.
Ancak, bugün dahi dünya genelinde gıda güvensizliği oranı alarm verici şekilde yüzde 29,6’ya yükselmiş durumda, ki bu durum küresel nüfusun yüzde 11,3’ünü etkiliyor.
Daha da endişe verici olanı, dünya genelinde üretilen gıdanın yüzde 30’unun sevkiyat sırasında israf olması. Bu israf, uygun olmayan nakliye ve depolama koşullarından kaynaklanıyor.
Gıda üretimi ile sofralarımız arasında gerçekleşen kayıplar oldukça büyük. Üretimin 3’te 1’i yolda kayboluyor ve bu da Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) ortaya koyduğu gibi tarımsal üretimin yüzde 70 artması gerektiği anlamına geliyor. Türkiye, bu küresel sorunun bir parçası olarak yer alıyor.
Ülkemizde günlük 80 milyon adet ekmek üretiliyor, ancak bu miktarın 14 milyon adeti israf ediliyor. Bu, neredeyse ürettiğimiz her 5 ekmeğin birinin çöpe gitmesi anlamına geliyor. Üstelik bu israfın çoğu ambalajsız ekmeklerden oluşuyor.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülkede, gıda israfı ciddi bir çevresel ve ekonomik sorun haline gelmiş durumda. Ayrıca, su kaynaklarının büyük bir kısmı tarım için kullanılıyor. Bir kişinin bir günlük gıda ihtiyacını karşılayabilmesi için ortalama 4.000 litre suya ihtiyaç duyuluyor. Bu durumda, su kaynaklarının sadece yüzde 3’ünün tarıma ve insan tüketimine uygun olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, suyun da doğru ve verimli bir şekilde kullanılması hayati bir önem taşıyor. Bu veriler, gıda israfının küresel bir sorun olduğunu ve sürdürülebilir çözümlere duyulan acil ihtiyacı gösteriyor. Gelecekte daha kaliteli, etkili ve adil bir gıda dağıtım sistemi kurulması, bu krizin üstesinden gelebilmek için atılması gereken önemli bir adım olacaktır.