Atatürk hep kalbimizde…
Türk ve İslam dünyası ne zaman dara düşse Allah bir lider gönderir ve lider sayesinde bozulan düzen nizama gelir.
İşte böyle yıllardan bir gün Atatürk ortaya çıktı.
Osmanlının orduları dağıtılmış, halk açlık ve sefalete sürüklenmiş, sınırları daraltılmış Osmanlı perişan edilmiş bir vaziyette dünya İstanbul’u işgal etmiş, meclisi dağıtılmış durumdaydı.
Mustafa Kemal Paşa ise İstanbul’dan Ankara’ ya ulaşmış ve milli mücadele savaşlarına sivil olarak devam etmekteydi.
Arkadaşları tevkif edilmiş ve İstanbul meclisi fes edilmiştir.
Netice olarak Mustafa Kemal Cumhuriyeti kurarak Türklüğün şan ve şerefini kurtarmıştır.
Türk halkı Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçludur.
Aradan yıllar geçti.
Çocukluğundan bu yana zorluklarla ve acılarla geçmiş bir hayat yaşayan, kısa ömrüne çok sayıda savaş yapan ve zafer kazanmış olan Atatürk, 1937 yılında hastalanmıştır.
Hastalığına koyulan ilk teşhis “Siroz”dur. Atatürk’ün hastalığı için Avrupa’dan uzman doktorlar getirilmiştir. Ve hastalığın başladığı tarihten itibaren tedavi altına alınmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, çok istemesine rağmen onca emeği geçen 29 Ekim 1938 yılı TBMM’nin açılış yıl dönümü kutlamalarına katılamamıştır.
Lider, uygulanan tedavilere maalesef olumlu yanıt verememiş ve 10 KASIM 1938 yılında saat 09.05 geçe Türk halkını derin bir yasa bürüyerek vefat emiştir.
Atatürk’ün ölümünü duyan Türk halkı sokaklara dökülmüş ve onun için ağlamıştır. Genç, yaşlı demeden herkes ağlıyordu. Bu ayrılık yalnızca bir liderden ayrılış değil aynı zamanda ülkesi için her şeyi yapmış olan bir Türk’ten ayrılıştı.
Rahat uyu Atam…