1299 yılında Söğüt kasabasında Şeyh Edebali’nin damadı olan Osman Bey, kendi soyundan olan küçük bir birliğin başına geçer.
“Kişinin gücü bir gün tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.” diyen Şeyh Edebali döneminin Âlimlerindendir. Osman Beyin yaptığı öğütler Osman Beye yön verir. Osman Beyin kurduğu o küçük birlik zamanla sınırlarına Avrupa, Asya, Afrika içlerine kadar uzanan bir İmparatorluktur. O küçük birliği kuran Osman Bey olduğu için adına da Osmanlı İmparatorluğu denir.
Günümüzün koşulları, Osman Beyin kurduğu Osmanlı İmparatorluğundan çok farklıdır.
- Yüzyılın dünyasında Osmanlı İmparatorluğu hayallerini kurmak yanlıştır, yersizdir. Hayalden öteye geçmez.
Büyük Atatürk, çok çetin koşullar altında büyük sıkıntılarla başlattığı Türk Kurtuluş Savaşını zaferle sonuçlandırdıktan sonra, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sloganıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuştur. Atatürk yine, Arap ülkeleriyle ilişkileri sürdürmek ama, işlerine karışmamak gerektiğini de söylemiştir.
Günümüz dünyasında, başta komşu ülkeler olmak üzere, tüm uluslarla ilişkilerimizi iyi yürütmek zorundayız.
Komşumuz Suriye’de uzun zamandan beri karışıklıklar var. Bu karışıklıkları kimlerin çıkardığı, amaçlarının ne olduğu belli.
Ülkemiz, bu karışıklıkları çıkaranların saflarında yer almamalı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmalıdır.
Osmanlı hayaliyle, hiçbir ülkenin parçalanmasından ve parçalanan ülkeden bir yarar ummamalı, beklememelidir.
1939´la 1945 arasındaki İkinci Dünya Savaşına taraf olarak Türkiye’yi de sokmak istediler ama dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün izlediği çok isabetli bir dış politika nedeniyle savaşa girmedik ve 50 milyon insanın öldüğü o savaşta bizim bir kaybımız olmadı.
Osmanlı hayalini bırakarak, Suriye’nin bağımsızlığını savunmamız ve geçmiş tarihten ders almamız gerekmektedir.
Geçmişten ders alamayanlar, geleceğini kuramazlar.