Facebook
Twitter
LinkedIn

Modern Düzenin Sessiz Dışlayıcıları:
Yaşlılar, Engelliler ve Kırılgan Bedenler Sistem Dışına mı İtiliyor?

 

Pandemi sonrası alınan önlemler, iklim yasaları ve dijitalleşme projeleriyle birlikte yaşamın pek çok alanında radikal değişimler yaşanıyor. Ulaşım ve sağlık gibi temel hizmetlerde getirilen yeni kurallar, özellikle yaşlılar, engelliler ve hamile kadınlar için ciddi zorluklara neden oluyor.

Otobüs ve uçak terminallerinde bagaj tesliminde yaşanan sıkıntılar, ehliyetlerde üst yaş sınırı gibi uygulamalar, bu grupları sosyal yaşamın dışına itiyor.

Teknoloji, çoğu zaman hayatı kolaylaştırması beklenen bir araçken, bazı kesimler için yeni bir ayrımcılık biçimine dönüşmüş durumda. Dijital platformlar üzerinden sunulan hizmetlere erişim, bu gruplar için neredeyse imkânsız hâle geliyor. Böylece insanlar, hem fiziksel hem de psikolojik olarak yalnızlaştırılıyor. Kırılgan olan her birey, sistemin soğuk yüzüyle baş başa bırakılıyor.

Bu süreç, bazı çevrelerce daha derin bir amaçla ilişkilendiriliyor: Dünya nüfusunun kontrol altına alınması ya da azaltılması. Modern sistem, verimlilik ve sürdürülebilirlik adı altında yaşlıyı, hastayı, dezavantajlıyı sistemin dışına iterek, genç ve sağlıklı bir azınlığa daha konforlu bir yaşam alanı sunuyor.

Bu düzen, geçmişin aristokrat-köle ayrımını andıran bir yapıya dönüşüyor. Sessiz bir şekilde sınıflar yaratılıyor; bir yanda teknolojiye hükmeden elit bir kesim, diğer yanda yaşam mücadelesi veren kitleler.

Ne yazık ki genç ve orta yaş grubu, bu sistemden doğrudan etkilenmedikleri için büyük ölçüde kayıtsız. Oysa bu dışlayıcı düzen, yarın onların da kapısını çalabilir. Toplum, bilinçsiz bir şekilde büyük bir felakete doğru sürükleniyor.

Peki ne yapılabilir?

İlk adım, bu durumun farkına varmaktır. Yaşlılık, engellilik ya da hastalık; insan olmanın bir parçasıdır. Teknoloji, insanı dışlamak için değil, her bireyin yaşamını kolaylaştırmak için kullanılmalıdır. Ulaşım, sağlık ve temel hizmetler, herkes için erişilebilir olmalıdır. Özellikle dijitalleşme sürecinde, dezavantajlı grupların dışlanmaması için kamusal politikalar geliştirilmelidir.

Dünyada farklı yaklaşımlar mevcut. Japonya’da yaşlı bireyler için geliştirilen robot destekli bakım sistemleri veya İskandinav ülkelerinde dijital okuryazarlığı artırmaya yönelik kamu destekli eğitimler olumlu örneklerdir. Ancak bazı ülkelerde tam tersi yönde uygulamalar görmekteyiz. Sağlık hizmetlerinde yaşa göre sınırlamalar, ulaşımın kısıtlanması ya da dijital erişimin sadece belirli bir kesime hitap etmesi, eşitsizliği daha da derinleştiriyor.

Sonuç olarak, bu gidişatı durdurmak hâlâ elimizde. İnsanlık, yalnızca teknolojiyle değil; vicdan, dayanışma ve merhametle ayakta kalabilir. Aksi takdirde, dışarıda bıraktığımız her birey, gelecekte bizim yerimizi gösterebilir. Sessiz kalmak, bu düzenin bir parçası olmak demektir. Bu yüzden hepimizin sorumluluğu var; hem kendimiz hem de sesini duyuramayanlar için.

Düşük tempo. Fırtına, Güneyde sakin esti!

Adana Demirspor - Trabzonspor Maç Sonucu ve Trabzonspor’un Güncel Durumu | Göztepe…

kalem kalem

Eksikler can sıkmayacak!

Adana Demirspor Deplasmanında 5 Eksikle Sahaya Çıkıyor! İşte Muhtemel 11 Trendyol Süper…

kalem kalem

Sağlık Emekçileri Şiddete Karşı Ayakta: SES Trabzon Şube Başkanı Metin Serdar’dan Net Mesaj

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Trabzon Şube Başkanı Metin Serdar,…

kalem kalem